Aykut’tan Rastgele #12 -Bukowski, Napoleon, Mustafa Taviloğlu…

Bir türlü kalamam hiçbir yerde,
sanki bir şey beni itiyor sürekli,
nereye gidersem gideyim,
bir başka yerde olmam gerekiyor gibi.

yaşlanıyorum,
biliyorum,
fakat bu his geçmiyor,
bunu bir tür lanet gibi taşımaya
devam ediyorum.

belki de yanıt o boş sokaklarda
ya da o eski kafelerde değil,
yanıt benliğin içinde kaybolmuş bir yerde,
ama oraya da gidemiyorum. (Charles Bukowski- Bir Türlü)

107- Sakin geçen yaz ve güz sezonu, Amerika’da tatiller başlamadan benim tarafta hareketlendi. Öncelikle Kasım 13’te muhteşem bir Miami Turks in Tech gerçekleştirdik. Bu, benim Miami’ye ikinci gidişimdi. Ancak özellikle Art Basel zamanında gitmek istiyordum, fakat yoğun program nedeniyle bu sene de kaçıracağım. Oraya gitmiş olan varsa, Türk sanat galerileri ve sanatçılarından haberdar olmak isterim.

108- Mustafa Taviloğlu’nun 50 yıldır topladığı sanat eserlerinin sergilendiği 7 ayrı sergiyi görmeyi çok istiyorum. Umarım sergiyi 1 yıl daha uzatırlar ve ziyaret etme şansım olur. Özellikle bir sanat eserini alırken nasıl seçtiğini ve nelere dikkat ettiğini, Cüneyt Özdemir’le yaptığı samimi sohbetten öğrenebilirsiniz. Sohbeti buradan izleyebilirsiniz.

109- Mustafa Taviloğlu’nun söylediklerinden etkilenip İstanbul’da özellikle sanat galerileri ve görsel sanatlarla uğraşan sanatçıları bir bir takip etmeye başladım. Aralarından Nelumbo Studio’dan Kerim Bey’le online tanıştık. Özellikle sanatçılarından Dilara Altınkepçe’nin eserleri dikkatimi çekti. Kendi ifadesiyle, “Milattan önceki dönemlerden günümüze ulaşmış sembolleri ham kumaş üzerine geleneksel teknikler kullanarak güncel ve özgün bir biçimde izleyiciye sunmaktadır.”

110- Napolyon’u hepiniz gibi ben de kulaktan dolma bir şekilde biliyorum. Büyük komutan, savaşçı ve iki defa imparator olarak Fransa’nın başına geçmiş sıradışı bir şahsiyet olarak. Bu sınırlı bilgim, Apple yapımı Napolyon filmi ile derinleşti.

111- Napoleon (2023), yaklaşık bir sene önce çıkmış. Filmi keşke biriniz söyleseydiniz! 🙂 Filmin fragmanında dendiği gibi:


“He came from nothing. He conquered everything.”

Her şey çok iyi işlenmiş. Özellikle Napolyon’un Josephine’e olan tutkusu, hiç bilmediğim bir konuydu.

112- Bu filmi, David Bell’in kısa ama vurucu Napolyon biyografisi ile taçlandırdım. Filmden hemen sonra okudum ve bazı olayların detaylarını öğrendikten sonra filmi yeniden izlemeyi düşünüyorum.

113- Blue Eye Samurai (2023), Neflix’de sevgili Osman’in tavsiyesiydi. Benim Japonya sevgimi ve ilgimi bildigi icin, ne bulursa Japonya ile alakali hemen paylasiyor.

114- İnce Memed ile serüvenimiz bitmek üzere; maalesef 4. kitap sona eriyor. Ancak Yaşar Kemal ile olan bağımız devam edecek…

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *